Psikoloji ile İlgili Kısa Bilgiler​

Psikoloji ile İlgili Kısa Bilgiler​

1.Ambivalans, ikirciklili bir kişi:

Nesne, olay ya da durum için karışık ya da zıt duygular besleme halidir. Birbirine zıt duygu ve düşüncelere sahip olma durumu bireyin kendi içinde çelişki yaşamasına neden olabilmektedir.Ambivalence özellikle yaşamının ilk yıllarında annesine karşı haset ve aynı zamanda şükran besleyen bebek için kullanılmaktadır. Bu zıt duyguları barındırabilmek bebekte ruhsal açıdan büyümeyi sağlar. 

2. Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu:

Günümüzde giderek artış gösteren tıkınırcasına yeme bozukluğu, bireyin yeme atakları sırasında kısa bir sürede normalinden çok fazla miktarda yiyecek tüketmesi ve bu sırada kontrol kaybı hissinin yaşanmasıyla karakterize bir yeme bozukluğudur. 

Hangi belirtilerde kendini gösterir? 

  • Yeme atağı sırasında yemeyi durduramama, 
  • Normalden çok daha hızlı yeme, 
  • Rahatsız edecek kadar yeme, 
  • Fiziksel açlığın olmadığı durumlarda dahi fazla miktarda yeme, 
  • Yemek sonrası suçluluk ve utanç hissetme, 
  • Yemekleri gizli veya yalnız yeme.

3.Yaşanılan olaylar hakkında çocuklarla nasıl konuşabiliriz?

  • Çocuklar en temelde içinde bulundukları dünyanın güvenli olduğuna inanma ihtiyacı hissederler. Yaşanılan şiddet ve terör içerikli olaylar onların adil ve güvenli dünya inançlarının sarsılmasına neden olur. 
  • Bu noktada atılabilecek öncelikli adım çocukların medyada yer alan olumsuz içeriklere maruz kalmasını mümkün olduğunca engellemektir. Ancak bu tür içeriklere maruz kaldıkları durumlarda sakin ve onların anlayabileceği bir dilde onlarla konuşulması gerekmektedir. 
  • Çocuklar  yaşları gereği ölüm gibi kavramlarını anlamakta zorlanabilirler. Böyle zamanlarda güven duydukları ebeveynlerinin onların kaygılarını dinleyip anlamalarına ihtiyaç duyarlar. 
  • Çocuklara anlatılan gerçeklerin yaşlarına uygun olacak şekilde ve herhangi bir korku oluşturmamaya özen göstererek paylaşılması büyük önem taşır. Tüm bunların yanında konuyla ilgili merak ettiklerini sorabilmeleri için alan açmak çok kıymetli bir noktadır. 
  • Çocukların normalde olan hayat akışlarının devam etmesine, günlük yaşamlarında yaptıkları aktiviteleri sürdürmelerine ve rutinleri içinde onlar için tanıdık olan sınırlarının korunmasına dikkat edilmesi gerekmektedir.

4.Bulimia Nervoza

Bulimia Nervoza, aşırı yiyecek tüketiminin ardından fazla kaloriden kurtulmak adına telafi davranışlarının sergilenmesiyle karakterize bir yeme bozukluğudur. 

Telafi edici davranışlar genelllikle; kendini kusturma, aşırı egzersiz yapma, müshil ve diüretik gibi sindirim sistemi üzerinde etkili maddeleri kullanma şeklindedir.

Nedenleri:

Bulimia Nervoza için tek bir nedenden bahsedilemez.  

  • Aşırı stres
  • Toğlumun güzell,k algısı
  • Yoğun stres
  • Aile tutumları
  • Genetik faktörler
  • Travmatik yaşantılar

Belirtileri: 

Belirtiler fiziksel, duygusal ve davranışsal olabilir. 

  • Sürekli vücudun şekli ve kilosuyla meşgul olma
  • Aşırı yeme sonrasında sıkı diyetler uygulama, yoğun egzersiz yapma, alınan kaloriyi yakmak adına kusma, kmüshil, diüretik veya lavman kullanma
  • Aşırı yeme sırasında kontrolü kaybetöme hissi, sonrasında ise pişmanlık duyma 

 

5.Terapötik İlişki

Gündelik ilişkilerden farklı olarak terapötik ilişki; danışan ve terapist arasında kuramsal açıdan yapılandırılmış profesyonel bir ilişkidir. Söz konusu ilişkinin kurulmasıyla psikoterapiden yüksek verim alınması, gizliliğin korunması, terapistin danışanı yansız ve yargısız kabülü gibi önemli etik kurallardan bahsedilir. Danışan terapistine kendisini rahat ve özgürce ifade edebilmesi, ona güvenmesi, sınırların çizilmesi ve terapi sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için terapötik ilişkinin kurulması gereklidir.

6.Bedensel özelliklerinize uygun egzersiz planı yapmayı ihmal etmeyiniz.

En az haftada 3 kez, ortalama 30 dakikalık, yürüyüş şeklinde yapılan egzersizler depresyon tedavisinde en az ilaç tedavisi ve psikoterapi kadar etkili sonuçlar doğurmaktadır. 

7.Sınırda Kişilik Bozukluğu

Sınırda kişilik bozukluğu (SKB) duygu durumunda, benlik imgesinde ve kişilerarası ilişkilerde bireyin; yorgun dürtüsellik, karmaşa ve/veya dengesizlik yaşadığı bir tür kişilik bozukluğudur. Klinik uygulamada karşılaşılan en yaygın kişilik bozuklukları arasında yer alan SKB’nin toplumda görülme sıklığı %5,9 oranındadır. SKB’nin gelişiminde neden olabilecek etmenlere baktığımızda biyolojik, psikolojij ve sosyal açıdan birçok faktörün rol oynadığı söylenebilmektedir. 

Ani ve yoğun bir şekilde ruh halinde değişimlerinlerin olması diğerleriyle ilgili hızla değişen uç duygulara sahip olma, benlik duygusunda bozulma, aşırıya kaçma, boşlukta hissetme, intihar düşüncesi veya girişimi gibi semptomlar SKB ile ilişkili olabilmektedir. Belirtiler genellikle ergenlik döneminde veya erken yetişkinlik döneminde başlamaktadır ve belirtilerin sayısı, süresi ve şiddeti kişiden kişiye değişiklik göstermektedir.  

Tedavisinde bireyin ihtiyacına göre ilaç ve psikoterapi uygulanmaktadır.  

 

SKB bireyin günlük yaşamla başa çıkma yeteneğini etkileyebilmekte, eğitimine/işine devam etmeyi engellemekte, dürtüsellikle ilişkili risk alıcı davranışlara neden olabilmekte, ilişkilerinde anlaşmazlık yaşamaya ve yıpratıcı olmaya yol açabilmektedir. Sınırda kişilik bozukluğu, kendine zarar verme ve intihar girişimleri ile ilişkili ciddi bir durumdur ve tedavi gerektirmektedir.

8.Özsaygı

Özsaygı, bireyin kendisine yönelik ayrıntılı bir değerlendirmeyi içerir ve bireyin kendisini nasıl tanımladığı ile ilgilidir.

Özsaygısı yüksek bireyler gündelik sorunlarla başa çıkabilir, duygusal olarak kararlıdır ve tutarlı benliğe sahiptirler. Düşük özsaygıda ise bireyler gündelik olayların etkisinden kolay kolay çıkamazlar, kolaylıkla etki altında kalabilirler ve tutarsız bir benliğe sahiptirler.

Özsaygının zihinsel, duygusal ve sosyal yaşamda rolü büyüktür. Bireylerin bu gelişim alanlarında kendilerini olumlu bir şekilde nitelendirmeleri, stresle başa çıkabilmeleri, iyi hissetmeleri yüksek özsaygı ile ilişkiliyken sıkılgan ve kendine güveni düşük olan bireyler düşük özsaygı ile ilişkilendirilir ve bu kişiler depresyon, kaygı, yalnızlık gibi sorunlarla karşılaşabilirler.

9. Uyku Bozuklukları

Uyku genel sağlık durumunun önemli bir göstergesidir. Uyku bozukluğu ruhsal ya da bedensel bir bozukluğa bağlı olarak belirti gösterebilirken kendi başına bir sendrom olarak da ortaya çıkabilmektedir. Var olan ruhsal bozukluklar uyku sorunlarına neden olabilmektedir. Öte yandan birincil uyku bozuklukları da ruhsal sorunlara yol açabilmektedir. 

Uyku ile ilgili sorunlar iş yaşamındaki verimin düşmesine günlük yaşamda sinirlilik haline ve başta trafik kazası olmak üzere çeşitli kazalara zemin hazırlayabilmektedir.

10. Sosyal Onay

Bireyin diğerlerinin beklentilerini ve yargılarını önemli görmesiyle ilişkili bir kavramdır. Sosyal ilişkilerde yakınlaşmayı sağlayıp sosyal bağların kurulmasına yardımcı olurken öte yandan bireyin kendisinden çok başkalarının beklenti ve isteklerine göre bir yaşam sürmesine neden olabilir.

Yazıyı Paylaş

Bize Ulaşın

Çalışma saatlerimiz.

Pazartesi – Cumartesi

09:30 – 18:30

+90 541 645 15 89

iris psikoterapi logo 1.1.3 yeni@4x

Kuruluş amacı; ruh sağlığı alanında bilimsel veriler ışığında tedavi, terapi ve eğitim hizmetleri sunmak, vizyonu; merkezine öncelikle empatik yaklaşımı koyan, ruhsal hastalıklar ve psikolojik sorunlara en son bilimsel kanıtlara dayalı ve etik ilkeleri benimseyerek güncel tedavi olanaklarını danışanlarına ulaştırmaktır.

Haber Bültenimize Kayıt Olun

İris Psikoterapi – Psikiyatri & Psikoterapi

Copyright © 2022 Tüm hakları saklıdır.